Odamız Genel Sekreteri Ecz.Uğur Nuri AKIN'dan basın açıklaması
BİLİMSEL ECZACILIĞIN 179. YILI
KUTLU OLSUN!
Ülkemizde
bilimsel eczacılığın temellerinin atılmasının üzerinden 179 yıl geçti. Bizler,
kökleri yüzyıllar öncesine dayanan bir mesleğin mensuplarıyız. 1839 yılının 14
Mayıs’ında, Mekteb-i Tıbbiye’de açılan eczacılık sınıfı ile eczacılık ülkemizde
akademik bir mesleğe dönüşmüştür..
14
Mayıs Eczacılık Günü’nün Türkiye’de ilk kez kutlanmasının üzerinden ise 50 yıl
geçti. Mesleğimizin köklü tarihinden aldığımız güçle ve özgüvenle çalışıyoruz.
Geçmişten aldığımız birikimle, mesleğimize duyduğumuz güvenle ve
meslektaşlarımızdan aldığımız güçle çıktığımız yolda; eczacılık mesleğini
ileriye taşımak, insan ve toplum sağlığına değer katmak için çalışıyoruz.
2009
yılından bu yana 14 Mayıs Eczacılık Günü’nü belirli temalar çerçevesinde bir
hafta olarak kutluyoruz. Bu sene de iki tema belirledik.
Bu
temalardan birisi; “Toplum sağlığı, kamu
yararı, mesleki gelecek için BİRLİK'LEYİZ, BİRLİK'TEYİZ!"
Odağımızda
insan ve toplum sağlığı var. Dün olduğu gibi bugün de mesleğimizin ve ülkemizin
geleceği için çalışıyor, meslektaşlarımızın haklarını korumak ve seslerini
duyurmak adına adımlar atıyoruz ve diyoruz ki:
Mesleğimiz için Birlik’leyiz
Meslektaşlarımız için Birlik’leyiz
Halkımız için Birlik’teyiz
Biz
eczacılar, hasta ihtiyaçlarının doğru tanımlanması, ilaçların doğru
kullanılması, sağlık bakım hatalarının azaltılması, farmakovijilans gibi birçok
alanda halkımıza ve ülkemize önemli katkılar sunuyoruz. Eczacılar, köylerden
kentlere yayılan hizmet ağı ile en kolay ulaşılan sağlık çalışanlarıdır ve
hastalarıyla daha uzun vadeli bir ilişki kurarlar.
Eczacılar;
ilaç suiistimali ve yanlış ilaç kullanımında bir kontrol ve denetim mekanizması
işlevi görerek, piyasa için güvenlik ağı oluştururlar. Bebek, çocuk, genç,
yaşlı; kadın, erkek; sağlıklı yaşamın önceliklendirilmesinden ilaç tedavisi
sonuçlarının iyileştirilmesine kadar yaşamın her aşamasında hastalarının ve
faydalanıcılarının yanında yer alan, onları destekleyen sağlık çalışanlarıdır.
İşte bu nedenle belirlediğimiz bir
diğer temamız da “Hastalıkta Sağlıkta, Yaşamınızın Her aşamasında ECZACINIZ
YANINIZDA”diyoruz.
-Değerli basın mensupları
eczanelerimiz için taleplerimizi
3 temel noktada ifade edebiliriz:
1-
Yüzdesel ve
sabit kâr marjının iyileştirilmesi gerekmektedir.
2-
Pek çok Avrupa
ülkesinde olduğu gibi eczacıya aşılama, tansiyon, şeker ölçümü, sigara
bıraktırma gibi eczane temelli ekstra hizmetler ve bu hizmetler bağlamında
sunduğu danışmanlık hizmeti adına sabit bir ücret ödenmelidir.
3-
Eczane dışına
çıkarılan sağlık ürünlerinin tekrar eczane kanalıyla halkımıza ulaşması
sağlanmalıdır.
Türkiye, pek çok Avrupa ülkesine kıyasla çok daha
genç ve daha dinamik bir nüfusa sahip. Ancak işgücü planlaması noktasında
sıkıntılarımız olduğu da bir başka gerçeklik olarak önümüzde duruyor. Konuya
eczacılar ve eczacılık özelinde baktığımızda; önümüzdeki dönemlerde eczacılık
açısından ciddi bir istihdam sorunu ile karşı karşıya kalacağımızı üzülerek
ifade ediyoruz.
Bunun sebeplerinden birisi eczacılık fakülteleri
sayısındaki hızlı artış. Hâlihazırda sayısı 40’ı aşan eczacılık fakültelerinden
her sene yaklaşık 2000 öğrenci mezun olarak hayata atılmakta. Ülkemizin
kalkınması açısından yeni üniversite ve yüksekokulların açılması elbette elzem.
Ancak bunu yaparken insan gücü ihtiyacının da göz önünde bulundurulmasında
fayda var. Yeni fakültelerin açılmaması gerektiği kanaatindeyiz. Bunun yanı
sıra öğretim elemanı yetersiz olan eczacılık fakültelerinin sanayi ve
üniversite işbirliği ile Ar-Ge merkezlerine dönüştürülmesinin daha faydalı olacağına
inanıyoruz. Konuya ilişkin önlem alınmadığı takdirde eczacı istihdam sorununun
büyümesi ve eczacılık eğitiminin niteliksizleşmesi kaçınılmazdır.
Toplum sağlığını önceleyen bir sağlık meslek örgütü
olarak her fırsatta dile getirdiğimiz bir konu var; reçetesiz ilaçlar. Sağlık
sistemimizin ve toplumumuzun reçetesiz ilaç kategorisinin genişletilmesine
hazır olmadığını düşünüyoruz. Reçetesiz ilaçların beraberinde ilaçta reklamı,
ilaçta fiyat artışını ve ilacın eczane dışına çıkmasını getirmesinden duyduğumuz
endişeyi de ifade ediyoruz.
Yaşamın ve yaşatmanın önemini bilen bir sağlık
meslek örgütü olarak son zamanlarda gündemde yer alan aşı karşıtlığı
konusundaki söylemleri ve oluşan verileri endişeyle takip etmekteyiz. Hiçbir
bilimsel dayanağı olmayan söylemlerle, kirli bilgilerle geliştirilen aşı
karşıtı kampanyalar; toplumda kafa karışıklığı yaratmakta, aileleri tedirgin
etmekte, salgınların başlamasına zemin hazırlamakta ve toplum sağlığını riske
atmaktadır.
Aşı yaptırmayı reddeden aile sayısında büyük bir
artış söz konusu. Ülkemizdeki aşı reddinin yıllara göre değişimine dair veriler
şu şekilde:
2011 yılında aşı reddi 183
2013 yılında 913
2015 yılında 5
bin 91
2017
verilerine göre ise 23 binleri aşmış durumda.
Vahim ve ivedilikle önlem alınması gereken bir
tabloyla karşı karşıyayız. Bu noktada bahsettiğimiz ekran sertifikasının ve
akreditasyonunun ne kadar değerli olduğunu daha iyi anlıyoruz. Geldiğimiz
noktada aşı reddinin bu denli fazla olmasının bir nedeni de ekranlarda yer alan
bazı bilim insanlarının aşı karşıtı açıklamalarıdır.
Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanımız Sayın Dr. Ahmet
Demircan’ın aşıyı reddetmenin kişinin sadece kendisini ilgilendirmediğine ve
aşının toplumsal bir olgu oluğuna dair yaptığı açıklamayı destekliyoruz.
Çocuklarını aşılatmayan ailelere çağrıda
bulunuyoruz:
Bilimsellikten
uzak aşı karşıtı propagandalar yüzünden çocuğunuzun hayatını riske atmayın. Aşı
yaptırmanın hafif ateş, kol ağrısı gibi hızla iyileşecek yan etkiler dışında çocuğunuza
zarar vermeyeceğini unutmayın. Aşıyla önlenebilecek hastalıkların çocuğunuzun,
ailenizin ve toplumun geleceğini karartmasına müsaade etmeyin.
, tüm meslektaşlarımızın 14 Mayıs Bilimsel Eczacılık
Günü’nü bir kez daha kutluyoruz.
Yayın Tarihi: 14/05/2018